18-Nisan-2024 14:53:01

Cankoç Medya Kuruluşudur.

$
Zehirli ayakkabıya 2007’de savaş açan Kaşka, Yenigün’e konuştu;

Zehirli ayakkabıya 2007’de savaş açan Kaşka, Yenigün’e konuştu;

“BİR ÇOK BİLİNEN MARKANIN %100 DERİ AMBLEMİ VURDUĞU ÜRÜNDE İMİTASYON VAR!”

Hafta içi Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin piyasaya binlerce zehirli ayakkabı sürüldüğü iddialarını doğrulaması gündeme bomba gibi düştü.

Ülkede yaşanan bu durum, 2007 yılında bugün yaşananları tahmin edercesine “imitasyon ayakkabı ve zehirli ayakkabı” konusunda açıklamalar yapan Gerede Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ersin Kaşka’yı akıllara getirdi.

Yenigün’e hafta içi röportaj veren Kaşka, yine gündemi sarsacak açıklamalarda bulundu. “Uzakdoğudan uygunsuz gümrüklerle ülkeye sokulan ayakkabılar bu ülkedeki insan sağlığını ciddi derecede tehdit eden bir noktaya ulaşmış durumda” diyen Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kaşka, bir başka tartışma konusu yaratacak açıklama yaptı ve %100 deri amblemi vurulan ayakkabılarda imitasyon kullanıldığını belirterek, “Asıl tehlikeli olay ürünün imitasyon yada derinin ayırt edilmesinden daha ziyade, özellikle bugün Türkiye’de bir çok bilinen markaların ayakkabıda çok az bir kısmı deri kullanıp, büyük bir kısmı ise imitasyon kullanıp, sonra ürünün tamamına hakiki deri görünümü verip hatta %100 deri amblemi de yapıştırıp hakiki deri diye satmasıdır.”dedi.

kaska

Gerede Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ersin Kaşka, 2007’den bu yana yaptığı açıklamalarla adeta bugün yaşananları tahmin etti. Zehirli olan imitasyon ayakkabıların piyasada olduğunun açıklanması üzerine imitasyona savaş açmakta ne kadar halkı olduğu anlaşılan Kaşka, Yenigün’e konuştu. Sorulan sorular ışığında önemli bilgiler paylaşan Kaşka, röportajda gündemi sarsacak açıklamalar yaptı. İşte o röportaj;

Hafta içi Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin piyasaya binlerce zehirli ayakkabı sürüldüğü iddialarını doğrulaması gündeme bomba gibi düştü. Yaşanan bu gelişmeler akıllara sizin bu konu ile ilgili ulusal basına da yansıyan açıklamalarınızı getirdi. 2007 yılından bugüne sürekli gündeme getirdiğiniz bir konu vardı; “imitasyon.” Bugün bu konunun ne kadar önemli bir husus olduğu ortaya çıkmaya başladı. Piyasada 33 bin çift zehirli ayakkabı olduğu iddiaları var. Bu konuya daha önce değinen, daha önce dile getiren isimlerin başında yer alan ve hatta bunun bir noktada savaşını veren biri olarak düşünceleriniz neler? Bunun olacağı belliydi her halde değil mi?

Ersin KAŞKA: İmitasyona 2 açıdan bakmak lazım. Bir yerli üretici açısından bakmak lazım bir de yurtdışından, özellikle uzak doğudan gelen gümrüklerdeki denetimsiz ülkemize giren imitasyonlara bakmak lazım. Burada sağlıklı ürün ve sağlıksız ürünü iyi ayırt edebilmek lazım. Türkiye’de deri ağızdan çıkarken çok lüks bir kelime ve ülkemizde deri ayakkabıların maliyeti, dolayısıyla fiyatı yüksek. Bu durum karşısında insanlar düşük fiyatla satılan ürünlere yöneliyor. Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli de “özellikle ucuz ayakkabı almaktan kaçının” diyerek bu konuya değindi. Uzakdoğudan uygunsuz gümrüklerle ülkeye sokulan ayakkabılar bu ülkedeki insan sağlığını ciddi derecede tehdit eden bir noktaya ulaşmış durumda. Tüketicilerimiz bu konuda daha hassas olmalı. Belki ilçemizdeki insanlar Gerede’deki deri sektörünün yoğunluğundan dolayı ayakkabıdaki farkı anlayabiliyorlar ama bizim en çok üzüldüğümüz geçmişten bugüne irdelediğimiz bu konuda ne yazık ki yine; “biz söylemiştik” diyoruz. Maalesef bugün yaklaşık 33 bin çift ayakkabının insan sağlığını tehdit edici vaziyette olduğu ve yerlerinin tespit edilemediği ifade ediliyor. Bu konu ciddi anlamda ülkemiz için sıkıntı.

Buradaki konular sadece gümrükteki sıkıntılar değil! Biz daha önce Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcımız Fatih Metin beyi de bazı konularda uyardık. Özellikle ham deri ithalatında şu anda bazı sıkıntılar var. Gerçek beyanla beyan edilmeyen, değerinde beyan edilmeyen ham deriler var. Bunlar hem sektör açısından ciddi olumsuzluklara neden oluyor hem de ülke ekonomisi için ülkeye yaratacağı katma değer noktasında ciddi sorunlara neden oluyor. Bunları Sayın Bakanımıza da ilettik. İnşallah en kısa zamanda bu konuyu çözmeye çalışacağız.

Son zamanlarda imitasyon olan bir şey deri denilerek bazı mağazalarda, işyerlerinde satılmaya başlandı. Deri olmayan bir ürünün insanlara satılması ne kadar doğru? Bugün zehirli ayakkabı gündemde, yarın zehirli bir ürün yada zehirli imitasyon mont! Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ersin KAŞKA: Bu soru zor bir soru. 2007 yılında “suni deri” ifadesini kullanan bir yetkiliye karşı gerekli uyarıları yapmıştık, sizlerin aracılığıyla da bu konu ulusal medyada geniş şekilde yer almıştı. Bu konu ülkemizdeki tüm deri sektörünün dikkatini çekmişti. Bu anlamda size teşekkür ediyoruz. “Suni deri değil imitasyon.” Üretim öyle bir noktaya geldi ki artık gerçek deri ile imitasyonu ayırt etmek zorlaştı. Burada en belirgin fark fiyat aralığı farkı.

Asıl tehlikeli olay ürünün imitasyon yada derinin ayırt edilmesinden daha ziyade, özellikle bugün Türkiye’de bir çok bilinen markaların ayakkabıda çok az bir kısmı deri kullanıp, büyük bir kısmı ise imitasyon kullanıp, sonra ürünün tamamına hakiki deri görünümü verip hatta %100 deri amblemi de yapıştırıp hakiki deri diye satılmasıdır. Dolayısıyla bu durum dericilik sektörünü olumsuz etkiliyor.

Bu bahsettiğiniz %100 deri amblemi yapıştıran ancak ürünlerinin büyük kısmında imitasyon kullanan ayakkabı markaları yerli mi yabancı mı?

Ersin KAŞKA: Genellikle yurtdışından gümrük vasıtasıyla gelen ayakkabılarda bu durum yaşanıyor. Ama iç piyasada da maalesef bu şekilde yapanlar var.

Deri mont diye satılan imitasyon montlar da var. Belki ilerleyen zamanlarda vücudumuzda da zehir taşıyacağız. Bu ne kadar doğru, sizce bu konu ile ilgili ne tür önlemler alınmalı?  

Ersin KAŞKA: Gerede Ticaret ve Sanayi Odası olarak başta Çek Cumhuriyeti olmak üzere Orta Avrupa’daki bir çok ülkeyi gezdik. Buradaki ziyaretlerimizde ayakkabıcıları da gezme fırsatımız oldu. Aslında buradaki en büyük sorun bilinçsizlik, bu birinci neden. İkincisi de ilgililerin bu konuda halkı yeterince bilgilendirmemeleri. Bugün Avrupa ülkelerinde en küçüğünden en büyüğüne bir mağazaya girdiğinizde hakiki deri olan ayakkabılarla imitasyon olanların farklı yerlere dizildiğini, farklı raflara koyulduğunu görüyoruz. Mağazadan içeriye girip yetkiliye sorduğunuzda ayakkabının plastik yada imitasyon olduğunu, gerçek deri olmadığını belirtiyor. Bu bilince ulaştığımız zaman bu konu çözülmeye yakın bir noktaya gelecek. Son zamanlarda bu konuda bilinçlenme artıyor, inanıyoruz ki artacak.

Bu konu ile ilgili hükümete bir seslenişiniz var mı?

Ersin KAŞKA: Bu konuda yapılan çalışmalar var. İmitasyonla gerçek derinin ayrılmasında üreticiyi bilgilendirici, uyarıcı uygulamalar var. Ancak biz bunların yeterli şekilde, yeterli sıklıkta denetlenmediği kanaatindeyiz. Türkiye’deki mağazaların da aynı Avrupa’da olduğu gibi konuyu yeniden gözden geçirmelerini istiyoruz. Vatandaşın deri diye satın aldığı ancak mağazanın imitasyon karışımı olan bir ürünü satması durumunda vatandaşın ilgili mağazayı mahkemeye verip hakkını alabilme noktasında bir çözüm yolu olması lazım. Şunu da belirtmeliyim ki bazı şeyler de ülkemizde değişiyor, bu da sevindirici tabi ki. Biz Ticaret ve Sanayi Odaları olarak öncelikle ekmek konusuna dikkat ediyoruz. Çünkü ekmek insanların sağlığını direk etkileyecek bir faktör. İkincisi ise ayakkabı. Ayakkabıda da insan sağlığının en önemli etkeni olan ayağının sağlıklı olması noktasında ayakkabının çok önemli bir faktör olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla insanların belli bir yaşa geldikten sonra bel ağrıları başta olmak üzere yakalandıkları bir çok hastalığın nedeni ayakkabı.

Yurtdışından gelen ithal ayakkabıya gümrük vergisi uygulanmaya başlandı. Bu konuyu bazı ulusal medya kuruluşları “su geçirmez ayakkabıya %35 vergi” diye yansıttılar. Bu işin gerçeği nedir, sizden öğrenebilir miyiz? Ayrıca bu uygulama Gerede’de dericilik sektörüne ne getirecek?  

Ersin KAŞKA: Burada Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği başta olmak üzere bu konuyla yakinen biz de çok ilgilendik. Biraz önce bahsettiğimiz Uzakdoğu ve yurtdışından gelen ayakkabıların sağlığı direk etkilemesi, hem dericilik hem ayakkabıcılığın emek verilen bir sektör olması, bu durumun istihdamı çok olumsuz etkilemesi gibi nedenlerden dolayı Gümrük Bakanımız ve Cumhurbaşkanımızın gösterdiği ilgi ile bu konu belli aşamalara geldi. Türkiye’deki özellikle deriden ayakkabı üretimi artık çok ciddi rakamlara ulaşacak. 2000’li yıllardan bu yana Türkiye’de bir çok konuda, sadece ayakkabı konusunda değil algı operasyonları var. Dolayısıyla bundan nemalanan insanlar da var. Bu %35 su geçirmez ayakkabıya vergi olayı da aslında buradaki realiteyi bir kenara bırakıp olayı farklı yönlere saptırma olayı. Mesela Türkiye’de oyuncak üreticileri bayağı azaldı. Bunun temel nedeni Uzakdoğudan ülkemize sokulan ucuz oyuncaklardı. Daha sonra ne anlaşıldı? Bu Uzakdoğudan gelen ürünlerin çocuklar için çok tehlikeli ürünler olduğu anlaşılınca bunlara gerekli tedbirler uygulandı. Aynı tedbirler daha sıkı şekilde ayakkabı sektöründe de uygulanırsa kısa ve orta vadede atılan adımın hedefe ulaşacağı kanaatindeyiz.

Deri sektörüne gelecek olursak bu konunun deri üretimine büyük katkısı olacak. Yurtdışından gelen ayakkabı sayısı azaldığı zaman buradaki üretim iç piyasaya kayacak. İç piyasaya kaydığı zaman sadece Gerede ve Tuzla değil Türkiye’de deri imalatı yapan diğer bölgeler de bu şekilde kalkınmış olacak. Bu nedenle çok önemli ve yıllardır uğraşılan bir projeydi bu. Son nokta da yine ilgililer tarafından çözüldü. Deri sektörünün geleceği bu anlamda biraz daha diğer ülkelere göre iyi hale gelecek.

Siz bu konuyu (sağlığa zararlı imitasyon ayakkabı) 2007 yılında ilk gündeme getiren isimdiniz, 2015 yılındayız. O zaman bugün bunların yaşanacağını nasıl tahmin ettiniz?

Ersin KAŞKA: Sadece hassas bir konuydu. Maalesef bizim ülkemizde herkes her şeyi gerçekçi bir şekilde dile getiremiyor. Aslında bir çok kişinin bildiği bir konu ama bu konularda sessiz kalmayı tercih edenler var. Ama biz o gün sessiz kalmadık, sizin aracılığınızla bu konuyu ilettik. Hiç birşey yapılmadı dersek haksızlık olur. O günden bugüne bayağı bir mesafenin de katedildiği kanaatindeyim. Bugün geldiğimiz noktada tüketici daha bilinçli, inşallah daha kısa ve orta vadede de bu konunun aşılacağı kanaatindeyiz.

Bu tehlikenin farkına 2007’de mi varılmalıydı, şimdi mi?

Ersin KAŞKA: Tabi ki daha önce varılmalıydı ama ülkeler arası ticareti de bir kenara bırakmamak lazım. Uluslararası ticaret, uluslararası hukuk bunlar çok kolay aşılabilen şeyler değil. Sonuçta bizi yönetenler de insanlar. Bugün insanların bilinçlenmesi, ülkeyi yönetenlerin her geçen gün biraz daha bilinçlenmesi bunlar hep birbirleriyle ilintili konular. Gönül ister ki daha erken çözülsün. Maalesef bu ülkede bazen her şey istediğiniz gibi gitmiyor. Eğer o gün çözülmüş olsaydı bugün bu konuları konuşmuyor olacaktık. Yine haksızlık yapmayalım o günden bugüne önemli gelişmeler var. İnşallah daha kısa bir dönemde bir çok sorunun da çözüleceği kanaatindeyiz.

Cevap bırakın