29-Mart-2024 18:30:48

Cankoç Medya Kuruluşudur.

$
ASIM’IN NESLİ

ASIM’IN NESLİ

Değerli Dostlar; İstiklal Marşımızın kabulünün ve Çanakkale Zaferini elde ettiğimiz özel günler yaklaşırken sizlere Merhum Mehmet Akif Ersoy’un Safahatta anlattığı Asım’ın Neslini tanıtmak istiyorum.

Asım’in nesli… diyordum ya…nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çignetmiyecek.

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar…

O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.

Asım Mehmet Akif Ersoy’un şahsında imanı kuvvetli, dindar ve bir o kadar ahlaki değerlere sahiptir. Yobaz değildir. İlim ile fenni kendisinde toplamıştır. İçerisinde yaşadığı topluma karşı duyarlıdır. Onun dertleriyle dertlenir. Asım bir gençlik tasavvurudur tarihini bilen, dostunu ve düşmanını ayırt edebilen bir gençlik. Devletine, Milletine bağlı, batının kültürel yozlaştırma faaliyetlerinden uzak kalabilmiş bir genç. Fazilet, feraset, basiret ve dirayet sahibi. Dimdik durabilen alnı ak, başı dik. Asım ideal bir gençtir ve o genç işte Çanakkale’de ümmetin namusunu kurtarmıştır Akif’e göre.  Asım’ın nesli her dönemde var olmuştur. Her yüzyılda bu nesiller Müslümanları zirveye çıkarmıştır. Şu yaşadığımız günler kimseyi yeise düşürmesin. Gençliğe bakıp da bunlar mı bizi kurtaracak demesin. Unutmayın yolunu kaybeden her gençten mesulüz. Kınayarak ve acıyarak bakan gözlerimiz bizi bu mesuliyetten kurtaramaz. İnancımızda doğan her çocuk masumdur ve temizdir. Onları şekillendiren içinde bulundukları iyi ve kötü halleri onlara kazandıran yine bizleriz. Sahabelere bakın hayatlarını okuyun. Göreceksiniz bizim yaşları çok büyük sandığımız nice sahabe çok genç. Her biri 14,15,16 yaşlarında. Koca koca adamlar O’nu inkar etti ama Hz. Ali 9-10 yaşlarında Peygamber Efendimizi öldürmeye geleceklerini bildiği halde yatağına yatmaktan tereddüt etmedi. Allah Resulünün metodundan uzaklaştığımız için gençleri bugün anlayamıyoruz. Onları dışlıyoruz. Kainat boşluk kabul etmiyor. Bizim olmadığımız her yerde gençlerimizi yoldan çıkarıyorlar ve sapıttırıyorlar. Yaşadığımız devre bir göz atın, hayatları kayan gençlerimize ağlamak ne kadar da acizlik değil mi? Resululüllah’ın metoduna dönmek zorundayız. Gençleri kazanmalıyız, onlara güvenmeliyiz. Hz. Peygamber dönemini dikkatlice incelediğimizde, genç jenerasyonun İslâm’ın mesajını yaşlılardan daha önce ve daha büyük bir arzu ve iştiyakla kabul ettiğini görmekteyiz. Bu nedenle ilk Müslümanların büyük çoğunluğunu gençlik kesimi oluşturmuştur. Gençlerin İslâm dinine rağbeti o kadar fazla olmuştur ki, hicret sırasında Ubeyde b. Haris gibi oldukça yaşlı bir-iki kişi dışında, İslâm mensuplarının büyük ekseriyeti Müslüman oldukları zaman otuz yaşın altında idi.

Günümüzde ise öncelikle yapılması gereken şey, imanlı nesillerin yetişmesini sağlamak ve onlara iman bilinci yanında, inandığı değerler için fedakarlık yapabilme şuur ve idrakini kazandırmaktır. Böylesi gençlerin yetişmesi sadece ümmet için değil, tüm insanlık âlemi için hayatî derecede gereklidir. Çünkü İslâm’ın evrensel mesajının iman bilincine ulaşmış gençlerin eliyle insanlığın önüne sunulması sayesinde, bugün her bir tarafı kan ve gözyaşıyla sulanmış yeryüzü toprakları bu zulümlerden kurtulacaktır. Şüphe yok ki, tüm insanlık hasret kaldığı huzur dolu çağlara bu gençlerin eliyle taşınacaktır. Yaşadığımız dünyada Asım’ın neslinin eksikliğini iliklerimize kadar hissetmekteyiz. Asım’ın nesli yetiştiğinde ne PKK, ne IŞİD, ne YPG, ne PYD ne de başka teröristler bu topraklarda barınma imkânı bulamayacaklardır.

Cevap bırakın