29-Mart-2024 10:55:05

Cankoç Medya Kuruluşudur.

$
EMİN MİSİNİZ? BİZ BU MEDENİYETİ Mİ TEMSİL EDİYORUZ?

EMİN MİSİNİZ? BİZ BU MEDENİYETİ Mİ TEMSİL EDİYORUZ?

ÖZEL YAZI DİZİSİ 1

Bu yazının amacı ve niyeti padişahlık özlemi değildir. Bu yazı padişahlar olsaydı ne güzel olurdu yazısı da değildir. Onların şahsında yönettikleri milletin torunları olarak devir kıyaslamasıdır. Temsilcisi olduğumuz medeniyetin bugün içinde bulunduğu çıkmazların, paradoksların, bunalımların, zorlukların, acıların tezahürüdür. Yanlış anlaşılmasın bunalımlar ve çıkmazlar da medeniyetimizin suçu değildir. Suçlu varsa ki var, iddia makamında olan bizlerdedir. Biz Batı Uygarlığı karşısında yenilmiş bir medeniyette değiliz. Osmanlı ve şahsında O’nu oluşturan millet 600 sene dünyaya nizam verirken kılıcıyla ne kadar kudretli ve gösterişliyse, insanlığı ile de o kadar mütevazı idi. Kurduğu sistem son 500 yüz yılın en büyük sosyal/siyasal sistemidir. Bu muhteşem sistemin içersinde son derece mütevazıdır. Yıkılırken bile alçakgönüllüydü. Mütevazılıktan kaynaklı yaptığı insanlığı hiçbir zaman kaleme almamış, yaptığı keşifleri, içersinden çıkan bilim adamları, âlimleri, kâşifleri, komutanları, mimarları, köylüsünden en yüksek makamdaki insanına kadar herkes bu iyilikleri ve güzellikleri sadece Allah’a yaranmak için yapmıştır. Bundan başka da gayeleri yoktur. Bizans İmparatorluğuna son verirken, onlarca devleti kayıtlardan düşürürken; askeri kahraman olmak, âlimi fazla bildiğini göstermek, taciri ne olursa olsun çok kazanmak, öğrencisi öğretmeninden aferin almak,  zengini ise cömert desinler, halkı ise iyiliği yaparken gösteriş yapmak için değil sadece ve sadece Allah’ın rızasını kazanmak için yapması gerekeni yapmıştır. Doğaldır, şatafattan, tantanadan uzak sade bir hayat sürmüşlerdir. Kendilerini ön plana çıkaracak, övecek her türlü yanlış anlamadan uzak kalmıştır. Alçakgönüllülük ise fıtratının olmazsa olmazıdır. Medeniyetin büyüklüğü dağıtıldıktan sonra anlaşılabilmiş içersinden ellinin üzerinde devlet çıkmıştır. Barındırdığı milletleri köleleştirmemiş, diline, dinine özgürlük vermiştir. Osmanlı demek medeni olmak demekti. Birliğin, düzenin, gücün, mazlumun hamisinin adı idi. İçersinde yaşayan halkların haklarının garantisiydi. Zulme uğrayanların son sığınağı, zalimlerin korkulu rüyası idi.

Osmanlı insanlığın son adası. Osmanlı insanlığın sığınabildiği tek adresti. Osmanlı bir hanedanlıktan ve onun üyelerinden fersah fersah ötede bir medeniyetin inşası ve onun tek temsilcisiydi. Okullarda müfredatlarda okutulan kuruluş, yükseliş, duraklama, yıkılış tasnifinin ve hikâyelerinin dışında yönetilen halkın günlük olağan yaşadığı hayatı okuduğunuzda, bugün gerçekleştiğinde medyada olağanüstü haber olarak verilen “bulunan paraların sahibine iadesi”, “bir yaşlıya yardım”  gibi oldukça normal haberlerin abartılışıyla kıyasladığınızda çok daha iyi anlarsınız büyüklüğü. Ama aynı zamanda “nereden nereye” gelmiş olduğumuzun acı verici birer  ispatıdır. Bu medeniyetin içersinde işlenen bir cinayet, yapılan bir hırsızlık daha 100 yıl öncesine kadar parmakla gösterilip şaşkınlıkla ifade edilirken bugün cinayetler, tecavüzler, sebebi bile olmayan ölme ve öldürme fiilleri, gasplar, aile içi şiddet ve telaffuz ederken dahi tüylerimizi ürpertici olaylar kanıksanmış bunun yerine “bir yerde unutulan bir paranın sahibine iadesi, bir âmâyı karşıdan karşıya geçirmek eylemler artık yazılı ve görsel medyada olağan üstü gibi hayretle  tekrar gösterilmektedir.  Sizce anormal olan hangisidir?

Artık uyanma vakti geldi geçiyor. Asya’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Avustralya’ya; en başta Türkiye’de yaşayan Müslümanlar kendilerini düzeltmek zorundadır. Gördüğünüz üzere karşı uygarlık bizi çok acı şekilde düzeltmektedir. Bozulma denilen olgu bir anda bu medeniyetin üzerine çökmedi. Bozulma fert fert yaşandı ve kanaatim o ki düzelme de fert fert yaşanacak ve bu medeniyet tekrar inşa olacak. O zaman bu satırların sahibi de dâhil düzelmek için ne gerekiyorsa üzerimize düşeni bulunduğumuz konumda ve alanda gerçekleştirmeliyiz. Temsil ettiğimizi iddia ettiğimiz Medeniyet bizi buna zorunlu kılıyor.

Bu yazı dizisini “Evet Biz Bu Medeniyetin Temsilcileriyiz” İddiasında olanlar için yazıyorum. Bundan sonra ki bölümlerde her bir alıntılanan hikâyeyi okuduktan sonra lütfen gözlerinizi kapatıp aradaki 3-5-10-20 farkı bulunuz.

Bir yabancının ifadesiyle:

“Eğer kendilerini tanımış olsaydınız, Türklere hayran olurdunuz.”  Sir Mark Sykes

Özel Yazı Dizisi Devam Edecek…

Cevap bırakın