$
€
Değerli okurlarım, sevgili kardeşlerim, Recep Ayı’na girdiğimiz şu zamanlar da bu yıl 9-20 Nisan tarihleri arasında kutlayacağımız Kutlu Doğumu inşallah gönüllerimize nakşedebiliriz. Her birimiz kalplerini ellerine alsın şimdiye kadar neyle doldurmuşlar bir baksın, iyilik mi daha ağır kötülük mü, sevgi mi ağır basıyor haset mi, şimdiye kadar o kalpler manevi huzurla dolmuş mu, bir gönül muhasebesi yapalım. Ona göre belki yanlış giden bir şeylere dur diyebiliriz. Unutmayalım ki hiçbir şey için geç değildir hayatta. Yeter ki gönülden samimiyetle gelsin. Mevlana’nın da dediği gibi;‘’Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister Mecusi, İster puta tapan ol yine gel, ,bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…’’
Bu aylar vesile olsun Efendimiz (sav) ‘in ahlakını anlayabilmeyi,yaşatabilmeyi.. Ve bunlar bir geceye, bir güne sıkıştırılmasın, azar azar ama devamlılığı olsun.
Hıristiyanlar çocuklarını kiliselere götürürken bizim babalarımız çocuklarımızı camiye götürmekte zorlanıyorlar ve çocuklar camilerde yanlış tepkilerle karşılaşabiliyorlar en basitinden camilerde sessiz olunması gerektiğini bile onlara tatlı dille söylemekten aciz kaldığımız durumlar maalesef çok fazla. Demem o ki elimizdekilere sarılamıyoruz millet olarak. Unutmayalım ki Efendimizin çekmiş olduğu zorluklar ileride ümmetimde bunları yaşayacak düşüncesiyle var olmuş durumlardır ve biz bu zorlukların üçte birini bile yaşamıyoruz tek sıkıntımız ahir zamanın getirileri ve bunlardan da anca kendi irademizle kurtulabiliriz. Bunun için Efendimizin sünneti seniyyelerini anlayabilelim, ahlakına mazhar olabilelim, idrak edip yaşatabilelim inşallah.
Tekrardan kutlu doğumumuz hepimiz için mübarek olsun. Efendimizin halleriyle hâllenebilmeyi Rabbim cümlemize nasip etsin…
