16-Nisan-2024 11:51:41

Cankoç Medya Kuruluşudur.

$
Hafız Esat Gerede II

Hafız Esat Gerede II

Ailenin atası Hüseyin Avni’nin (Delimolla) çocuklarından biriside arkadaşım olan Avni Aydemir’in rahmetli babası Mehmet Aydemir’dir. Mehmet Aydemir 1943-1950 yılları arasında Gerede Belediye Başkanlığı görevinde bulunmuştur.

1950’li yıllarda her Cuma sabahı rahmetli dedem Şekerci Tevfik Varol bana seslenir ve; “Salih radyoyu aç Hafız Esat Gerede Kur-an okuyacak.” Derdi. Rahmetli Hafız Esat Gerede’nin o doyulmaz güzel sesi ile okuduğu Kur-an’ı dinlemek bana büyük bir mutluluk verir, maneviyat denizinde gönüllerimiz tazelenirdi.

Şimdide Hafız Esat Gerede’yi oğlu Galip Gerede’den dinleyelim isterseniz.

“Babam Sultan Ahmet Camii İmamı ve aynı zamanda ülkemizin değerli bir bestekarı olan Sadettin Kaynak’ın tavsiyesi ile devlet konservatuarı Türk musikisi fasıl heyetine iki yıl boyunca devam etti. Ayrıca Neyzen Süleyman Ergüder’den dersler alır. Bazen bizim evde bazen Ulvi Ergüner’in evinde bazen de Sadettin Kaynak ve Zeki Altın’la “Özbekler tekkesi”nde meşk ederlerdi. Haftanın iki günü Sadettin Kaynak’ın evinde hafızlar, bestekarlar, müzisyenler toplanır, güfteler bestelenir, yeni veya mevcut olan besteler icra edilir, kasideler ve mevlitler okunurdu. Bu güzel toplantılarda bazen bende bulunurdum. Özbekler tekkesi şeyhi Necmettin Bey’in eşi babamı çok sever ve haftanın bir günü bize gelirdi. Bizde her hafta tekkeye giderdik. Ayda bir kerede Özbekler tekkesinde meşk edilirdi. Bu tekkeye dönemin hafızları, bestekarları, saz üstatları katılırdı. Bu toplantılarda Dr. Alaaddin Yavaşça, Cüneyt Orhon, Mecit Sesigüzel, Münir Nurettin Selçuk, Sadi Hoşses, Ulvi Ergüner, Niyazi Sayın, Kani Karaca, Zeki Altın, Aziz Bahriyeli, Halil İbrahim Çanakkaleli gibi dönemin ustaları katılırdı.

Babam Diyanet İşleri Başkanı olan merhum Ahmet Hamdi Akseki’nin de dikkatini çeker. Bir keresinde babam Diyanet Riyaseti’nin düzenlediği ve Ahmet Hamdi Akseki’nin imzasıyla bir mektup alır. Mektupta belirtilen günde öğle namazında Süleymaniye Camii’nde bulunması, sarık ve cübbesini de yanında getirmesi istenir. Süleymaniye Camisi’nde “Kore şehitlerimiz” için düzenlenen bu mevlitte ilk kez İstanbul radyosu spikerleri ve radyo mikrofonu ile tanışır. O gün okunacak mevlidi Başkan, babamın organize etmesini istemiştir. Daha sonra bu program radyoda yayınlanmıştır. Babam, programın kendisinin tanınmasında katkısının olduğunu söylerdi.

Mevlit Kandili münasebetiyle Ankara radyosunda ilk mevlit okunacaktır. Ama plan ve çalışmaları önceden yapılmamış, yarım saat içinde yapılan bir hazırlıkla program gerçekleşmiş. Rahmetli, radyo yayınının kısa bir süre içerisinde olması aynı zamanda namaz vakitlerinin sıkışık bir zaman bırakması sebebi ile Mevlidin okuyacakları bölümlerinin kaç dakika süreceği konusunda önceden tecrübe etmediği için yaşadığı heyecanı, adeta tekrar yaşayarak anlatırdı. O program sırasında Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Destanı”nı hemen orada besteleyip okumuş. “Güfteler bile aklımda değil iken nasıl besteledim, nasıl okudum da güzel oldu, bu kadar beğeni aldı, bunu Allah’ın yardımından başka bir şey ile açıklayamıyorum” derdi.

Babam ailesini çok severdi. Bizlere karşı çok müşfikti ve çevresi tarafından da çok sevilirdi. Kur-an okuyuşu ve okumaya eşlik eden karakteri ve ahlakıyla, insanların kalplerindeki Kur-an sevgisini perçinlemişti. Giyimine, kuşamına her zaman özen gösterirdi. “Kur-an okuyan, Kur-an’ı temsil etme konumunda olan birisinin temiz ve şık giyinmelidir.” Derdi.

Merhum Hafız Esat Gerede’nin hayat hikayesini bana her zaman sorarlardı, suskun kalırdım, zira Esat Gerede’nin kendi daktilosu ile yazdığı hayat hikayesi bıraktığım yerden kaybolmuş, ta ki 2010 senesinde tesadüfen elime geçmesiyle harekete geçtim. İlk olarak ilk defa babamı 1950 senesinde okuduğu Çanakkale Şehitleri için yazılan büyük şair Mehmet Akif Ersoy’un ölümsüz eserinin hafız İsmail Çoşar tarafından tv’lerde tekrar tekrar okunması beni Kocatepe Camii İmamı İsmail Çoşar hocanın yanına gitmem ile başladı. Tanışmıyorduk, tanıştık, epey hasbıhalden sonra, eseri çocukluğunda dinlediğini ve o zamandan beri okuduğunu söyleyip, önce Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı hemşerimiz Prof. Dr. Mehmet Emin Özavşar, Genel Müdür Dr. Yüksel Salman Beyler ile görüşmemi sağladı. Sonradan telefon ile ulaştırdığı sırası ile Hafız Bestekar Amir Ateş, Üsküdar Musiki Cemiyeti, Halil İbrahim Çanakkaleli, Aziz Bahriyeli ile Çanakkale Seramik Kalebodur Senter’de, Fevzi Mısır, Mehmet Soysal, Ramazan Alparslan (Dernek Başkanı), İstanbul Ehli Kur-an Mevlithanlar Derneği, Kazım Bayram (Fatih Camii Yatılı Kur-an Kursu Hocası), Özbekler Tekkesi’nin son şeyhinin oğlu Etem Özbekkağan (Tekke’de) Amir ateş hocanın telefonla Alaaddin Yavaşça (rahatsız olduğu için başka bir zaman) görüşmek üzere. Esat Gerede’nin okuttuğu en son talebesi Hafız Hüseyin Başaran’dan dinlediğim hatıraları bu klasörde yazdım, bana herkes yardımcı oldu ama hiç unutamadığım olay, Dr. Mehmet Ali Sarıca hoca ile 29 Mayıs Üniversitesi’nde buluşmamız (birbirimizi tanımıyoruz) beni görünce öyle heyecanlandı ki kendi odası olan 3. kat yerine elimizdeki çay bardakları ile 2. kata gelip, yanlış oldu deyip 3. kata çıkmamız.

Yukarıda isimleri geçen hocaların ve bestekarların inanın bana gösterdikleri sevgiyi hiç unutamam, şok geç kalındığını söylediler, haklılar elimde evrak olmadan yazamazdım, zira babam öldüğünde 14-15 yaşlarında idim bazı olaylar istediğim gibi gitmedi, buna da şükür, yardımcı olan o müstesna insanlara sonsuz teşekkür ediyorum, Allah’tan sağlık ve sıhhat diliyorum.

Diyanet dergisinde yayınlanan Esat Gerede ile ilgili emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, hayatı ile ilgili kitabının ve CD, DVD’lerinin biran evvel yayınlanması için Diyanet’in zamanlamasına bırakıyorum.

Merhum Hafız Esat Gerede’nin oğlu Galip Gerede.

Merhum Hafız Esat Gerede hemşerimiz olmaktan ziyade 50’li yıllara damgasını vurmuş, bizlere radyodan her Cuma sabahı Kur-an’ı Kerim-i dinletmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin her köşesinde Gerede’yi özleştirmiş, haritada da yerini bilmeyenlere neresi olduğunu öğretmiş, bir Kur-an ustamız.

Diyanet işleri olarak Diyanet Televizyonu’nu yayına geçirmiş ve bu programların yayınlarında hemşerimiz Hafız Esat Gerede’ye yer vermeye başladık. Merhumun hayat hikayesi için oğlu Galip Gerede’nin belgesel niteliğindeki kataloğu yine Esat Gerede’nin kendi daktilosu ile yazmış olduğu antetli hayat hikayesini, Galip Gerede’de bulunan ses kayıtlarının düzenlenmesi için Diyanet İşleri Dini Yayınlar Genel Müdürü Sayın Dr. Yüksel Salman Bey ile yoğun bir çalışma içerisindeyiz.

Merhum Esat Gerede ile ilgili dokümanları bize ulaştıran DTV’de ki yayınlarda sunuculara verdiği bilgilerle yakın zamanda resimleri ve hayat hikayesi ile DVD’lerinin yayınlanmasında bize yardımcı olan oğlu Galip Gerede’ye teşekkür ederiz.

Prof. Dr. Mehmet Emin Özavşar

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı

Dr. Yüksel Salman

Diyanet İşleri Dini Yayınlar Genel Müdürü

Not: Değerli hemşerimiz rahmetli Hafız Esat Gerede ile ilgili yazımız haftaya da devam edecektir.

Cevap bırakın